
Ben kendime yazar diyemem ama bir yazan olarak o heyecanı
yaşamak için netten ikinci elciden kitabımı satın almıştım. Maalesef içinde not
veya altı çizilmiş bir cümle bulamadım.
Okunmuş bir kitabın kendine has o mahcup gururu vardı o
kadar.
Geçenlerde kitaplarımın arasından bir kitabı aldım sevdiğim
ve okumayı seven bir hastama hediye edecektim ki, sayfaları arasında pembelik
dikkatimi çekti yakından bakınca pembe fosforlu kalemle bazı satırların çizili
olduğunu gördüm onu vermedim tabii, o kitap
artık farklıydı aradığım şeydi ve kim tarafından yapıldığını da bilmiyordum, belki ödünç verdiğim biri geri getirmiş ben de
unutmuştum.
Velhasıl bugün kitabi inceledim ne garip bir duyguydu,
yabancı bir insanın gözlerinden bakmaya başladım kalemle çizilmiş kendi
cümlelerime ‘’ilk defa okur ‘’ gibi yaptım. Kah beğendim kah sıradan buldum.
Okuyucuyu en çıplak haliyle yakalayabilirsiz, isterseniz
bunu mecazi anlamda alın isterseniz kelime anlamıyla. Kitap okuyan ruhunu
maskelerden hatta günlük kargaşalardan arındırmıştır.
Ya da yataktadır en rahat haliyle.
Kendimden bilirim akşam uyumadan önce okuduğum kitabı yere bırakırım ve genellikle arka yüzü üste kalır. Sabah uyku mahmuru yere basmamla beraber,
- ''Ayy neye bastım'' diye söylenip yere baktığımda, kitabın arka yüzündeki kim bilir hangi fotoğrafçıda çektirdiği, bir eli çenesinde, bir kaşı havada yarısını ayak baş parmağımın örttüğü yazar fotosu ile göz göze gelirim''
-''Haa akşam seni buraya bırakmıştım değil mi '' diye düşünüp neredeyse özür dileme gereği duyarken, yazar iki ayak parmağımın arasından hiç istifini bozmadan o bilge ve havalı bakışını sürdürür.
Kendimden bilirim akşam uyumadan önce okuduğum kitabı yere bırakırım ve genellikle arka yüzü üste kalır. Sabah uyku mahmuru yere basmamla beraber,
- ''Ayy neye bastım'' diye söylenip yere baktığımda, kitabın arka yüzündeki kim bilir hangi fotoğrafçıda çektirdiği, bir eli çenesinde, bir kaşı havada yarısını ayak baş parmağımın örttüğü yazar fotosu ile göz göze gelirim''
-''Haa akşam seni buraya bırakmıştım değil mi '' diye düşünüp neredeyse özür dileme gereği duyarken, yazar iki ayak parmağımın arasından hiç istifini bozmadan o bilge ve havalı bakışını sürdürür.
Yazarlık misafirlik ise, hangi misafir bu kadar rahattır canım
?
Neyse ben, bana ait satırların başkasına misafir olmuş
haliyle ilgilenirken aklımdan geçenleri karalamış oldum, ne çok olmuş yazmayalı
hem blog sayfamda hem başka yerde, yazmaktan kopmak aslında hayattan kopmak
sanırım, ben bir süredir hayattan kopmuşum.
2 yorum:
kitabınızı şans esri kadıköyde kitapçı rafında görünce aldım ve bir solukta okudum. özellikle akıl sağlığı yerinde olmayan ve sizin arabanız aldığınız hastayla ilgili kısımda ağladım. ve abana ne yapıyor nerede şimdi sorusunu sordum bende. anneme verdim hemen oda çok çok beğendi. emeğinize sağlık. hatta size beğenimi twitteredanda yazdım. sevgiyle kalın...
@ Şirin
Ne güzel sayfaya uğraman ve özellikle yorum yazman ve kızımdan haberler getirmen ( Ben kitabıma kızım derim)
O deli oğlana gelince, onun bir misyonu varmış önce beni eğitti sonra o hikayemi okuyanlarda derinler izler bıraktı.
He he beni twitterden yazmaya eşe dosta tavsiye etmeye devam ediniz.
Teşekkür ve sevgilerimle
Yorum Gönder