17 Nisan 2013 Çarşamba

DOKTORU KAÇ KİŞİ ÖLDÜRÜR


Gencecik bir hekim öldü…..
Fakültenin ilk yıllarıydı arkadaşlarla konuşurken içimizden birisi ‘’2000 yılında uzmanız inşallah’’dedi. Bir hesapladım 29 yaşında olacaktım, o da eğer her şey yolunda giderse, yani hiç sınıf tekrarlamasam, mecburi hizmete gitmesem, TUS’u hemen kazanırsam. Yaani yuvarlak hesap 30 yaşında hayata atılacaktım ne kadar uzun gelmişti o yıllar. En güzel yıllarım eğitimle geçecekti. Tıp eğitimini ne demek olduğunu daha doğrusu bana nelere mal olduğunu şu yazımda yazmıştım.
Bu akşam çok canım yanıyor biraz önce gencecik bir hekim arkadaşımızın ölüm haberini aldık. Otuz yaşında çiçeği burnunda bir doktor. Başarmış uzman olmuş, bana fakültenin ilk yıllarında’’ kaf dağının ardındaki anka kuşu’’ kadar uzak ve zor görünen, uzmanlığına kavuşmuş. Uzun zorlu yıllardan geçen, kim bilir hangi özverilerde bulunan meslektaşımız, bir saldırı sonucu öldürüldü, 80 yaşında akciğer kanseri bir hastasını kurtaramadığı için. Ailesini eşini düşünemiyorum ben acı nedir, ölüm nedir çok iyi biliyorum.
Nasıl bu hale geldik?
Hekime saldırı her zaman vardı ama bu denli tabana yayılan saygısızlık, nefret ve fiziksel şiddetin artışı son yıllarda oldu.
Doksanlı yıllardan beri hekimleri kötüleyen, gizli kamera çekimleri ile güya ‘’Haber Programı’’ başlığı altında televizyonlarda gösterilmeye başlandı. Bu tür görüntüler reyting getiriyordu çünkü kim, devlet hastanesine gitmişti de ‘’ Allah belanızı’’ versin demeden çıkmıştı. Herkesin öfkesi vardı ama bilmiyorlardı ki bunun faturası hekimlere değil kötü yönetimlere kesilmeliydi.
Hekimler, reyting haber uğruna basına televizyonlara kurban edildi.
Ama en büyük saygınlık kaybını son yıllarda verdik. Çünkü bu sefer hükümet bizle uğraştıkça oy topluyordu. Yaralı, hastane kapılarında çok zorluk çekmiş, doktor kapısında sürünmüş bir halk vardı karşılarında ve bu insanlar bunun sebebini doktorlar olarak görüyordu. Hükümet doktorlara sataştıkça yıllardır biriktirmiş oldukları hınçla tabiri caizse ciğerlerinin yağları eriyordu.
Geçenlerde bir eğitim toplantısındaydım hekim – hasta ilişkileri, insan ilişkiler üzerine psikolog konuşmacı vardı. Benim ne zamandır kafamı kurcalayan bir soruyu yönelttim kendisine.
‘’Bir hasta veya hasta yakını, hastane duvarlarında sürekli boy boy şikayet telefonu, şikayet hattı ilanları, hasta hakları ilanları görse, bilinç altına burada bana haksızlık yapılıyor, burada kötü niyetli insanlar, hakkımı gasp eden insanlar var’’ mesajı gitmez mi? dedim.
‘’Evet çok haklısınız doktor hanım’’ dedi psikolog.
Sürekli ‘’oy uğruna’’ bu mesajı alan hasta/ hasta yakınına bir de hastalık psikolojisi veya yakınının ölümü eklenirse, kişiler doktora öfkelenmez mi? Saldırmak istemez mi?
Bugün 30 yaşında gencecik Uzman sevdiklerini ardında bırakarak hakkın rahmetine kavuştu. Sağlık bakanı münferit bir olay demiş, kınıyoruz demiş, hiçbir şekilde bu tür saldırılara göz yumamayız demiş, demiş demiş……
Bugün Uz. Dr. Ersin Arslan hayatını kaybettiyse bunda sizin katkınız var, sağlık politikanızdan dolayı oluşturduğunuz hasta / hasta yakını psikolojisi var…..
Dr. Ersin Arslan'ın katilini, katil yapan politikalar var

Dip not; Tam bir yıl oldu geçen seneki yazım....

12 yorum:

semaca dedi ki...

Bu acı ta içimde benim de... toplumsal bir hezeyana dönüştü hekim nefreti... bu kadar ağır fatura için ne yaptık ki biz... bu nasıl bir aşağı çekme yarışı... o gencecik katili bu canı almaya götüren yol... bu hale gelirken ne yaptık biz... ya tabip odamız.. bir tane onur davası açıldımı... mesleki onurumuz çiğnenirken, tacizler can almaya dayanırken neredeyiz biz.. daha nereye kadar saklanacağız... içim acıyor... çaresiz olmamalıyız...ama işte öyle

Bucera dedi ki...

Bir arkadaşım anlattı, meslek guruplarını söylemişler halka ve aklına ilk gelen duygularını sormuşlar. Hekimlik deyince '' öfke ve nefret '' çok sık söylenmiş. Çok üzücü bir durum.
Cahiliye devrindeyiz....

Depresif Ayu dedi ki...

Yazdıkların çok doğru gerçekten. Bilinçli bir propaganda yapılıyor tıp camiasına dair. Meslektaşına da çok üzüldüm yaaa, gencecik insan yok oldu. Allah rehmet etsin.

Adsız dedi ki...

önce sizlere sabır diliyorum.biraz önce saat 20 yi 14 geçe ntv.de mikrofonda iki dr.vardı.veya dr.lerle ilgili yerel iki yetkili.konuştu..sonunda da'dr.lerimizin işi yoğun..sanki birtakım terslikler yapıyorlar gibi konuştu..program spikeri bile patladı..'ne demek istiyorsunuz'dedi...tabiki evirdi çevirdi..öfkiiiii öf...nelere,kimlere kaldık..sağlıkla,sevgiye kalınız.

Bucera dedi ki...

@ Depresif
Teşekkür ederim ayucuğum moralim çok bozuk çok...

@ Adsız
Öff ki ne öf hala şiddet ve saldırı haberleri geliyor bir yandan iş bırakma eylemi yaptığımız iççin gelen saçma sapan eleştiriler. ( Bir hasta herhalde 3-5 kişi daha öldürmemiz gerekecek hasta bakmanız için demiş.)
Nereye gidiyoruz ne oluyor? ben anlamıyorum artık

zihni örer dedi ki...

Bir Dr. abimiz (yaşar ceritoğlu):
“biz insanı bir dakika fazla yaşatabilmek için yırtınıyoruz, başarabilirsek mutluluk metabolizmamız tavan yapıyor, bazıları cana kıymak için hiç tereddüt etmiyor..."
deyip, derinden bir iç çekişle başı yere doğru eğildiğinde, vicdanım sızlamıştı!

Oysa bir doktorun muayene masasına düşmanı bile gelse, ettiği yemin ve aldığı eğitim ruhu gereği, onu tedavi etmek için çaba sarf eder. Toplumdaki doktorluk imajının yüksek oluşu, bir polise ve darbe askerine duyulan sahte sempati değil, tam tersine yaptığı işin insan hayatında birinci öncelik olan hayatta tutunma refleksinin dışavurumu olduğu kesindir.

Basit bir baş ağrısında bana bir ağrı kesici hap ile, bir bardak su veren, ardından başımı okşayan, ağrı geçtikten sonra (sevgili) eşimin alnından, saçlarından.. çok farklı bir tad ile öpüyorum, sarılıyorum, his potansiyelimeden daha ileride bedensel gösteriye dönüşebiliyor.

Oysa bizi ölümden döndüren doktora dönüp bir teşekkür edebilmek, adresine bir çiçek yollayabilmek erdemliliğini gösteremeyen bir toplumuz.
Evet, herkes işini yapıyor ve karşılığında parasını alıyor diye kestirmeden, ucuz bir değer yargısı yaratıp sıyrılabiliyoruz. Ancak, yazdığınız gibi (ve çocuğumuzun yaşadığı öğrencilik farkı bilgilerimiz ile) eğitim sürecinin de çok sorumluluk, fedakarlık gerektirdiğini düşünemiyoruz.
Öyle bir kültürün yansıması ki, doktoru öldüren ile, Pippa Bacca’ya tecavüz etmeyi hak olarak gören paradigma, dolayılı yollardan alabildiğine besleniyor....

mahmutemin dedi ki...

Mekanı cennet olsun,
Geride kalanlara sabırlar diliyorum.
Söylenmesi gereken her şey söylenmiş.
Elinize sağlık.
Tekrar başınız sağ olsun.

Bucera dedi ki...

@ Zihni
Pippa Bacca 'yı hatırladım yine, off dediğiniz gibi idam cezasına karşıyım ama....

@ Mahmut Emin

Amin amin....başka ne gelir elden

Teşekkür ederim

Fatoş dedi ki...

Allah rahmet eylesin.

HEp doktorlar suçlandı, günde bilmem kaç hastaylailgilenirlerken yüzümüze bakmayışları yüzünden ne biçim iş dinlemedi bile denirken suçlu doktorlardı, o doktora onca hastayı veren, yetersiz hastane sayısı yetersiz doktor sayısı vs vs vs değildi, doktordu.

Bucera dedi ki...

@ İspenç tavuk
Aynen bunu diyorum hastanelerde sürünen hastaların suçlusu biz değiliz, hastanelerde doktorlar da çok kötü şartlar altında hem de arada bir değil her zaman.
Hoş geldin

Adsız dedi ki...

iki çocuk ve işiniz...))işiniz çok biliyorum.vaktiniz yok gibi..yinede yazsanız,diyorum.sağlıkla,sevgiyle olunuz

Bucera dedi ki...

@ adsız

Aynen dediğiniz gibi ama yazmamı beklenmesi güzel :)

Teşekkür ederim