18 Ağustos 2010 Çarşamba

BUYURUN RAMAZAN POLİKLİNİĞİNE


Malum hava sıcak bir de ramazan insanlar burunlarından soluyorlar. Acilimiz dolup taşıyor sıvı kaybından dolayı tansiyonu düşen hastalara serum mütemadiyen.

Aslında ramazan ayında daha az hasta geliyor, sanırım doktor görmenin orucu bozacağını düşünüyorlar . Aslında bu günlerde müftülük gibiyim sürekli bana soruyorlar şimdi benim tansiyonum var ya oruç tutabilir miyim? Dili bunu söylüyor ama gözleri yalvarırcasına bakıyor ‘’tutamam değil mi haklıyım tutamam değil mi ?’’ Hani tabii tutamazsın desem çok rahatlayacak. Bu sefer benim kafam karışıyor. Alt tarafı tansiyon tut desem ya kötü olursa?, tutma desem ya günahı bana yazılırsa?. Ayol benimkiler bana yeter uğraşamam elin günahıyla.

Bu gün de amcam kronik kabızlığı var affedersiniz açık açık anlattı ‘’ topak topak orada duruyorlar çıkmıyorlar günlerdir’’ dedi.

‘’Makatınızdan ilaç sıkmalısınız ondan sonra şurup da yazarım’’ dedim.

Orucu bozar değil mi? dedi. Ay ne bileyim bozar mı sen kalbini temiz tut sıkarken kötü şeyler düşünme desem ayıp kaçacak.

‘’Bilmem ama garantiye alın iftardan sonra sıkarsınız’’ dedim

Bir de çıkmaya yakın hışımla kapım açıldı kan ter içine batmış 60 yaşlarında bir bey öfkeden kudurmuş burnundan soluyor, girdi odama bir adım attı atmadı başladı anlatmaya.

-‘’ Bu memlekette kimse bilmiyorum demez polikliniğin yerini sordum herkes şurada, galiba buradan git diyorlar. Gidiyorum yok burası değil şu yokuşu çık diyorlar. Bir saattir güneşin altında bu yükle oruç, dolanıyorum.

‘’Gelin oturun,soluklanın,sakin olun, poşetleri şöyle bir yere koyun. Haklısınız bizim millet bilmiyorum demesini bilmez’’.dedim

Geldi karşıma oturdu göğsü hem yorgunluktan hem sinirden inip inip çıkıyordu. Kalp krizi falan geçirmese diye düşündüm.

Biraz soluklandıktan sonra ‘’Şimdi bir şey diyeceğim güleceksiniz bana dedi’’ Kendisi ama hiç gülmüyor kısa kesik kesik mimikler yapıyordu ama yine de çok sevimli göründü bana.

‘’Söyleyin söyleyin ben gülmeyi çok severim dedim.

-Şimdi ben burnumdan soluyorum tam kapınıza gelmişim içeri gireceğim telefonum çaldı benim hanım televizyonda porofotü müdür nedir onu görmüş canı çekmiş gelirken al diyor. Feesuphanallah ben ölüyorum zor açmışım telefonu elin kolum dolu kadın boğaz derdinde.

Kendisi değil ama ben güldüm. Sakinledi üç beş lafladı İlaçlarını yazdım gitti.

Oturdum düşündüm gerçekten bizim insanımız bilmiyorum demesini bilmez, soru sordular ya mutlaka bir şeyler söyleyecek. Bazı şeyler daha aklıma geldi ama onun önümüzdeki günlerde yazacağım uzatmayayım. Bu günkü yazımı günün anlam ve önemini özetleyen bu özlü sözle bitireyim.

‘’Boşuna dememişler koyun can derdinde kasap et derdinde.’’

4 yorum:

TuTsİ dedi ki...

Karikatüre koptum önce
Başından geçenler sollamış karikatürü
ya neyse :)

Bin dereden su getirir milletim oruç tutmamak için. Tutma, nasılsa tutuyorum diye bizi kandırırsın da kendini ve o ibadetin sahibini nasıl kandıracaksın aman yaw sallaa.

CEPAYNASI dedi ki...

bu oruç işi bir garip...
kiminin muayenede(jinekolojik)bozuluyor,kiminin kürtaj olsa bozulmuyor ama enjeksiyon yapılırsa bozulur diye yaptırmıyor...
herkes kendini nasıl rahat hissederse...
tatilden sonra çalışmak zordur,kolay gele...

CEPAYNASI dedi ki...

yorumum nereye gitti benim:)

Bucera dedi ki...

@ Tutsi
Favori karikatürümdür benim de.
Hayatında karikatür olduğunu düşünüyorum ama her zaman bakmasını beceremiyoruz.

Cepaynası
Don't panik :) ben bakıyom ondan sonra yayınlanıyor.
Teşekkür ederim zor geldi valla