26 Ocak 2010 Salı

HATIRALARIMDAN'' BİR DELİ OĞLAN ÖYKÜSÜ''





Haftalardır yazmaya değer bir olay bulamıyorum ya da vardı da ben göremedim .Saat sabahın üçü uyku tutmadı heybemi şöyle bir yokladım size anılarımdan bahsetmeye karar verdim.Beni düşündüren,içimi burkan ,ağlatan,çaresiz hissettiren gülümseten anılar daha çok psikiyatri servisinde olduğunu fark ettim.Biz aile hekimliği uzmanları ‘’ne iş olsa yaparım abi’’gurubuna dahil olduğumuzdan asistanlık eğitiminde psikiyatrinin de yeri var.Çok da doğru bence hatta eğitim süresi daha uzun olmalı.

Size 1997 yılından, ******bahsedeceğim haydin gelin isim takalım adı ‘’deli oğlan’’ olsun galiba memleketinde de öyle diyorlardı ona. Bunca zaman geçmiş aradan hala unutamam kendisini, hissettirdiklerini,utancımı ,pişmanlığımı.Zaman zaman düşünürüm’’Nasıl oldu? ne yapıyor şimdi acaba? diye.Bu gece de aklıma düştü .Kısmetiniz varmış siz de okuyacakmışsınız.

Deli oğlan Anadolu’dan gelmiş,hayatta bir ablası var başka kimsesi yok.Ablası evli,yoksul malum el kapısında sürekli onun yanında kalamıyor.Kasabada ablasının eli üstünde olmasına rağmen,orda burada geçiriyor günlerini.Deli oğlan kimsesiz,deli oğlan şizofren hastası,tüm bunlar yemiyormuş gibi doğumsal kalça çıkığı var.Esmer iri yarı bir delikanlı bir o kadar da kara kaderli.
Şizofrenler ilaçlarını almadıkları ve hastalıkları kötüleştiği zaman öz bakımlarını yapamaz hale gelirler.Yıllarca yıkanmazlar en kötü hallerinde de tuvalet ihtiyaçlarını bile farkına varamadıklarından,pislikten,kokudan yanlarına yaklaşmak mümkün değildir.Deli oğlan servise getirildiğinde ilk olarak banyoya sokulmuş ve araba yıkar gibi sıcak su ve fırçayla üzerindeki yılların kiri ve dışkısı yıkanmıştı.Deli oğlanın durumu çok ağırdı ilaçlarla düzelecek gibi değildi hemen EKT’ye (elektro konvulzif tedavi) halk arasında bilinen isimle şok tedavisine karar verildi.Şok tedavisi size korkunç da gelse ,oldukça etkili ve yaygın olarak tüm dünyada kullanılan tedavi yöntemidir.Aradan onca yıl geçti belki şimdi daha iyi şartlarda yapılıyordur sadece o dönemde yapılma şartlarını eleştirebilirim.Neyse konumuz bu değil.Dediğim gibi deli oğlana şok tedavisi yapılmaya karar verilmişti ve uzmanımız hastayı bana vermişti ama ortada büyük bir sorun vardı.Hastanın kalça çıkığı olduğundan şok tedavisi esnasındaki kasılmalar nedeni ile kalça çıkığı olan eklemde kontrolsüz kasılmalar olacak ve belki hasta ciddi bir şekilde yaralanacaktı.Bundan dolayı hastaya genel anestezi altında EKT yapılmalıydı.Bu da ancak yoğun bakım şartlarında olurdu ki hastayı yoğun bakıma götürmek gerekiyordu.Hastane o kadar geniş alana yayılmıştı ki bizim servis bi ucunda yoğun bakım diğer uçtaydı arabayla ancak gidilirdi.Kalça çıkığı ve kontrolü olmayan bir hastayla o yolu yürümek imkansızdı.Yani iş başa düşmüştü.Her gün delikanlıyı arabama alıyor camlarını sonuna kadar açıyor kokudan dolayı öğüre öğüre yoğun bakıma götürüyordum,bir de yoğun bakım sorumlu hemşiresini afra tafrasını çekiyordum’’ Galoşları giydir,kirletme buraları,şu çarşafı ser,yine mi siz geldiniz ? öff leş gibi kokuyor’’ .Sanki hasta benim özel işimdi de bana iyilik yapıyordu.Şimdiki aklım olsa o kadar susmazdım ama sanırım biraz da hak veriyordum kadına,içimden ben de söyleniyordum hastaya.





Tedavinin ilk günleriydi, aylardan da Ağustos nasıl sıcak ,malum sıcakta da daha bir kokar her şey.Deli oğlanı yine EKT’ye götürecektim ki eşofmanına işemişti ve temiz eşofman yoktu,nasıl arabama alacaktım onu? Hışımla asistan odasına girdim bana hastayı veren uzmanımız da odada oturuyordu.Bıkkın öfkeli bir şekilde söylenmeye başladım’’***** abi hastayı bana verdiniz bendeki ne şans ama leş gibi kokuyor her gün arabama alıyorum kafamı camdan dışarı sarkıtarak öğüre öğüre yoğun bakıma götürüyorum bir de orada laf işitiyorum.Yine işemiş altına leş gibi temiz eşofman yok nasıl götüreceğim şimdi ?
Uzmanımızın o bakışını mimiklerini unutamıyorum sakin sakin beni dinledi hafif bir gülümseme oturttu yüzüne.O zamanlar ben daha yirmili yaşlarda. O da tüm bunları biliyor ;Çoluk çocuk yok,akıl bir karış havada,çıkışta arkadaşlarla buluşmalar ,öğlen arabaya doluşup kaçamak yapmalar,yok bu öğlen yemeği burada yiyelim ,hafta sonu şuraya kaçalım,şöyle giyinelim ,böyle takıştıralım….
Dediğim gibi ; o oturuyordu ben ayaktaydım beni bilge bir tavırla baştan aşağıya süzdü ve dedi ki ‘’Ne yapalım doktor hanım ? Allah hastayı öyle seni de böyle yaratmış’’
Başıma balyozla vursaydı ya da ne bileyim bağırıp çağırsaydı bu kadar etkilenmezdim.Sustum bir koltuğa yığıldım resmen, düşünmeye başladım.O da 1971 doğumluydu ben de .İkimizde aynı yıl gözlerimizi hayata açmıştık.Ben onun yerinde,o benim yerimde de olabilirdi.Ben şu anki sosyal konumumu,akıl sağlığımı hak edecek hiçbir şey yapmamıştım bana verilmişti.Aynı şekilde o da bu insana yakışmaz durumda olmayı hak etmemişti verilmişti ona.Ne kadar utandım kendimden ve şu satırları yazarken hala daha utanıyorum.
O günden sonra bir kere bile söylenmedim.Hemen gidip pazardan on tane eşofman altı aldım.Mümkün olduğunca temiz giydirmeye çalıştım.Şok tedavisi yapılırken elini tuttum.Arabaya götürürken koluna girdim.Zaten kısa bir süre sonra aklı başına gelmeye başlamıştı.Sohbet ediyorduk arkadaş gibi olmuştuk.O da halini fark edince kendine üzülmeye başlamıştı.Zeki bir delikanlıydı liseyi bile bitirmiş ondan sonra hastalanmıştı.’’Doktor hanım ne olacak benim halim? Çok kötü olmuşum ben’’derdi.Ben de ısrarla ilaçlarını bırakmamasını tembihlerdim.Bırakmadığı takdirde bir daha o kötü duruma düşmeyeceğini anlatırdım.

Taburcu olurken uzun uzun vedalaştık.Eline özenle yazdığım ilaç kullanım tarifini verdim.Tekrarlattım kendisine nasıl yutacağını.Çantasına 2-5 kutu ilaç koydum.Son son gözlerinin içine derin derin baktım ‘’Unutma ilaçlarını düzenli alırsan herkes gibi yaşarsın sen de ,güven bana ne olur ilaçlarını düzenli al’’dedim.

‘’Tamam doktor hanım söz ilaçlarımı yutacağım.Size çok teşekkür ederim sizi hiç unutmayacağım'' dedi

On üç yıl geçti, ben de onu unutmadım.Sanırım artık siz de unutmayacaksınız.....

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Sabah sabah, takip ettiğim bloglar arasında en sona seni bıraktım.(kimse alınmasın şimdi :) Biliyorum çünkü etkileyici bir şey çıkacak, hazırladım çayımı geçtim kalorifer dibine başladım okumaya.

Ama inan ben bile bu kadar beklemiyordum. Benim gibi ağlaması imkansız olan bir insanı bile duygulandırdın, bir iki damla yaş süzüldü. Okuduğumda ister istemez oğlanın yerine koydum kendimi, inan insanın başına böyle bir şey gelse ,kendi annesi olsa böyle davrandığın kadar yapmaz dedim.

Canım benim yürğine sağlık,
Sevgiyle...

MAYRI dedi ki...

iki damlada benden ...umarım ilaçlarını almış ve istediği gibi bir hayat sürmektedir.
Elinize sağlık.
<:))

Nedret dedi ki...

Gördüğünüz şeylerin sizi kaşarlanmış, kalbi kabuk tutmuş, ya da öyle görünerek savunma mekaniması geliştirmiş doktorlardan yapmadığına çok sevindim.Doktorun bakışının ucundaki ifadeden bile bir anlam çıkartan hastalar sizin farkınızı fark ediyordur.Şefkat
ilaçlardan daha iyi gelir insana.Sevgiler.

Bucera dedi ki...

Bakın şu deli oğlana burada benim yazımı okuyan herkese neler neler anlatmış düşündürmüş duygulandırmış......

Güzel katkılarınız yorumlarınız için teşekkürler yazma şevkimi kamçılıyorsunuz,beni mutlu kılıyorsunuz :)

Sevgilerimle

bad-ı saba dedi ki...

valla insanın keşke bütün doktorlar böyle olsa diyesi geliyor.sizin gibi insanlara gerçekten ihtiyaç var bucera..neduk'un dediği gibi şefkat ilaçtan daha iyi gelir kesinlikle insana.

cigdemonur2 dedi ki...

Bir üsteki Tekel İşçileri yazısıyla bloğu keşfettim.Hastanın hikayesini,etkileyici anlatımınız yüzünden gözyaşlarıyla okudum.Her an uzman doktorun size söylediğini hepimiz düşünmeliyiz.
Teşekkürler...
Diğer yazılarınızı da takip etmek isterim.Hoşçakalın.

Bucera dedi ki...

@ Teşekkür ederim bad-ı saba.Kesinlikle katılıyorum sana.Ne kadar güçlü de görünsek, afralı tafralı da yürüsek, insanoğluyuz alt tarafı sevgiye aç sevgiye hasret yüreğimiz her zaman.....

Bucera dedi ki...

@ Çiğdem
Hoşgeldin Çiğdem.Bu deli oğlan herkesi ağlattı ve bizlere unuttuğumuz gerçekleri hatırlattı ne güzel bir misyon yüklenmiş farkında değil...
Payımıza düşeni aldık.Tekrar hoşgeldin sefalar getirdin :)