1 Aralık 2009 Salı

HEMŞERİ MEMŞERİ ANLAMAM BAS GERİ BAS


Türk insanının bir özelliği vardır. Birinci tekil şahıs olarak biraz zayıf kalırız. Fikrimizi söylerken özellikle de birini eleştiriyorsak sesimiz pek çıkmaz. İroni olarak da eğer bir topluluk ya da güruh oluşturmuşsak eğer işte o zaman astığımız astık kestiğimiz kestik. Kim tutar bizi?
Şimdi tüm bu anlattıklarımın poliklinik defterimle ne alakası var? Vardır elbet bir alakası ama lafı biraz uzatmak, başka tatlar da katmak için kendi fikrimi ve gözlemlerimi de dahil etmek istiyorum. Tabii ki yazının sonu poliklinikte bitecek ve yine sizi gülümsetmeye çalışacağım bunlar olmazsa olmaz öğeler artık.
Dönelim bizim topluma, diyelim devlet dairesinde vatandaşlar birikmiş, vergi dairesi olsun mesela, bankonun önü ana baba günü. Biri oradan hooop atladı memura bir şeyler söylüyor. Genelde kimse direk kişinin gözlerinin içine bakarak ‘’Durun siz ne yapıyorsunuz? Bakın biz kuyruktayız ‘’ demez. Onun yerine bir mırıldanma başlar. Kimin ne söylediği anlaşılmaz homur homur sesler yükselir. Söylenen şahıslar da sinir oldukları kişinin direk yüzüne bakmadıkları gibi, yere hatta başka birinin yüzüne bakarak söylenirler. Hani bir yandaş çıksa onunla hem fikir olsa, birlikten güç doğsa, adamı şöyle bir evire çevire dövseler.
Bu toplumu bir de hastanede düşünün. Benim poliklinikte geçerli olmasa da büyük hastaneler için konuşalım. Hasta sabahın köründe kalkmış toplu taşımayı çekmiş, kuyruğa girmiş, saatlerce beklemiş numarayı almış. Nihayet doktorun kapısına ulaşmış yerini kaptırırı mı hiç? Kaptırmaz tabii, ben de olsam kaptırmam, kıyameti koparırım valla. Şöyle bir durum var, tamam yerinizi kaptırmayın da ilk numara da kapının önünde durur 59 numaralı hasta da . Haliyle kapının önünde birbirinin yüzüne bakmadan konuşan omuz atan homur homur insan topluluğu.
Bazen bu topluluğun içinden ben bile geçmekte zorlandığım olmuştur. Öğlen kapımın önünde numarasını almış kahramanlarımız, yemek sonrası odama ulaşmaya çalışırken bana da az omuz atmamışlardır. Yüzleri kapıya dönük olduğundan ve muhalefet yapacakları şahısa doğru bakmadıklarından bana da bakmazlar ve kapıyı öyle bir savunurlar ki ben bile giremem. En sonunda derim ki’’Beyefendi ben içerde olmadıktan sonra sizin işiniz görülemez ki’’ sonra hep beraber şahıs biraz mahcup gülüşerek içeri girerim.
Geçenlerde bir amcam aştı ama kendini. Öğlen biraz geç gelen hemşireyi yine omuz darbeleri ile diskalifiye etmeye çalışırken, hemşire hanım başladı söylenmeye haliyle ‘’Ben doktorun hemşiresiyim,yol açsana ‘’ Bunu duyan amcamın nevri dönmüş olsa gerek ki hemşire üniformasını da görmeyerek veryansın etti.’’Burada hemşehrilik memşehrilik geçmez sıra bende bas geri bas ''
Eeee dervişin fikri neyse zikri de o olurmuş. Ya’’ kesin torpilliler hemşeri kayırmacılığı vardır aman dikkat edeyim’’ diye düşünüyordu ya da’’ keşke şurada çalışan bir köylüm olsa da sıra beklemesem ‘’diye.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

haha harika bir yazı olmuş, okurken yer yer güldüm, yer yer aklıma benim kuyruk anılarım geldi. Hastane kuyruğu zaten kabuslarım benim.
Gözlemlerine mizah eklediğin zaman çok eğlenceli hale geliyor yazıların :)

The İbrahim Ortaç (e.b) dedi ki...

:) bu iyiymiş. ben kapalı veznenin önünde kuyruğa girmedi diye veznedara posta koyanı görmüştüm yıllar önce..

Bucera dedi ki...

İnsanlarımız her yerde aynı insan :)