Ben İlginç bir yerde çalışıyorum, devlet hastaneleri gibi homojen hasta gurubum yok. En alt sosyo kültürel, yirmi kişinin iki odada kaldığı aileler de var, hakim, savcı, avukat, öğretmen, araştırma görevlisi, yazar gibi meslek guruplarından hastalarım da var. Haliyle polikliniğimde çok farklı anne tiplerini de gözlemleme fırsatım oluyor. Genelde az ya da çok eğitimli annelerde olan ve hiç haz etmediğim şikayet anlatma biçimi vardır. ’’Öksürüyoruz, ateşimiz çıktı, kusuyoruuuzz. Biraz yayvan kırıtılarak söylenir bu cümleler. Aslında burada çocuk ile kendini tek kişi görme hali vardır. O çocuk ayrı bir birey değil, adeta onun uzantısıdır . Belki sağlıksız anne çocuk ilişkisinin ilk belirtileridir bu bilmiyorum. Şimdi yazarken aklıma geldi, bu anlatım tarzını abartılı kullanan anneleri gözlemleyeyim, yıllar içinde sağlıklı anne çocuk ilişkisi kurabilecekler mi? İlginç bir çalışma olur. Bu anneler sözlerini bitirince ’’Ailece mi öksürüyorsunuz? Hepinizin mi ateşi çıktı?’’ diye sorarım. Bozulurlar, yok bebeğimin sadece.’’ Yine de dalga geçtiğimi düşünmesinler diye (aslında inceden dalga geçiyorum ama bunu anlamalarına gerek yok, en azından bir daha gelişinde öyle demezler) ‘’Hayır bulaşıcı bir hastalık mı diye sordum, ailece hastalanmış olabilirsiniz tabii’’ diye ben de salağı oynarım. Neyse konumuz bu değil.
İki kültür arasında sıkışmanın ne kadar zor olduğunu ya da olmadığın gibi görünme çabası esnasında insanın nasıl komik durumlara düştüğünü hepiniz görmüşsünüzdür. Sonradan görme zenginlerin, entelektüel görünmeye çabalayan insanların, karşı cins ile yeni tanışmış kendini beğendirmeye çalışan bireylerin halleri, sıkça skeçlere bile konu olmuştur. Bu gün buna benzer bir olay yaşadım. Yirmi yaşlarının başında genç bir anne şu esmer vatandaş, Roman dediğimiz vatandaşlardan, geçen hafta bebeğini bana muayeneye getirmişti. Alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile zayıf, bakımsız bebeğine etkili antibiyotikler yazmıştım. Yetişkinlerde de olur ama bebeklerde daha çok görüyoruz antibiyotik kullanımı sonrası ağır pişik tablosu . Bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmalar ölünce, doğal flora bozulduğundan (antibiyotik ayırım yapamıyor bir çok bakteriyi öldürüyor) antibiyotikle ölmeyen diğer mikroorganizmalar aşırı üreyebiliyor.
İki kültür arasında sıkışmanın ne kadar zor olduğunu ya da olmadığın gibi görünme çabası esnasında insanın nasıl komik durumlara düştüğünü hepiniz görmüşsünüzdür. Sonradan görme zenginlerin, entelektüel görünmeye çabalayan insanların, karşı cins ile yeni tanışmış kendini beğendirmeye çalışan bireylerin halleri, sıkça skeçlere bile konu olmuştur. Bu gün buna benzer bir olay yaşadım. Yirmi yaşlarının başında genç bir anne şu esmer vatandaş, Roman dediğimiz vatandaşlardan, geçen hafta bebeğini bana muayeneye getirmişti. Alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile zayıf, bakımsız bebeğine etkili antibiyotikler yazmıştım. Yetişkinlerde de olur ama bebeklerde daha çok görüyoruz antibiyotik kullanımı sonrası ağır pişik tablosu . Bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmalar ölünce, doğal flora bozulduğundan (antibiyotik ayırım yapamıyor bir çok bakteriyi öldürüyor) antibiyotikle ölmeyen diğer mikroorganizmalar aşırı üreyebiliyor.
Bu vakada üreyen mantar hücreleri bebeğin poposunda aşırı pişik görünümü veren cilt hastalığı oluşturmuştu. Öyle dert edilecek bir şey değil, mantar ilacı içeren merhemlerle iyileşir. Velhasıl pişik için gelmişti’’ şikayetin neydi ? iyileşmedi mi bebeğin? diye sordum. Bebeğini bana doğru çevirdi kibar bir hal takındı. ’’Götümüz pişiyor,…..iz şişti ‘’dedi.
Kulaklarıma inanamadım ilk önce ’’Aç altını bir bakayım’’ dedim. Evet bebeğin poposunda pişik vardı, bunun etkisi ile pipisinin derisi hafifce şişmişti. Gülmemi o kadar zor tuttum ki. İlaçlarını yazdım kontrole çağırdım. İnanın o yarı sosyetik annelerden çok daha fazla sevimliydi.Bir şarkı düştü aklıma onu söylemeye başladım içimden ''Ya içindesindir çemberin ya da dışında yer alacaksın..............
4 yorum:
Bucera inan yazını okurken, hastane kasbuslarım yeniden canlandı. Son çare olmadığı sürece hayatımda görmek istemediğim o serum kokulu soguk koridorlu hastanelerdir herhalde.
Yalnız, yazını okurken hak vermemek elde değil. Benim annemde doktor edasıyla teşhisleri koyan bir kadındı. Doktorlar sinir olurmuydu orasını bilemem. Ama roman kadınıda çok samimi bulduğumu söylemeleyim :)
Evet,çok sevimsiz işim var insanların en kötü günlerinde yanlarında oluyorum allahtan polk. çalışıyorum hastanede değil de genelde o kadar ağır vakalar ile karşılaşmıyorum.Hastaneler sevilmez,doktorlar hiç sevilmez biliyoru.Keşke nikah memuru olsaydım derim bazen.En mutlu günlerinde yanında olsam ondan sonra ne halt yerlerse yesinler ben görmeyeceğim nasıl olsa.Aslında benim çabam olayların aydınlık taraflarını görmem ve sizlerle paylaşmam.
Ayrıca o doktorlar eminim sinir oluyorlardır annene ama belli etmiyorlardır .Paylaşım için teşekkürler
çok güzel olmuş,kalemine kuvvet.Sevgilerrrr...
Teşekkür ederim .Hoşgeldiniz
Yorum Gönder