Aile hekimliği sisteminde haftanın bir günü yarım gün ev
ziyaretlerimiz var, bunu kapımıza astık hastalarımız bilsin diye. Ben ziyaret
günümdeysem, hastalarım öğlenden sonra gelmemeli, geliyorsa da hizmet
alamıyorlarsa bundan kimse sorumlu değildir fakat mağdur olmasınlar diye ilk
başlarda birbirimizin hastalarına bakalım dedik.
Bir buçuk yıl oldu hala öğrenemediler( Ya da bir hastamın dediği gibi nasıl olsa yazıyorlar diye geliyoruz) yaptığımız iyilik vazifemiz oldu. Bakmasak kavga çıkarıyorlar. Biraz önce bugün ev ziyaretimde olan hekim arkadaşımın hastası geldi( sivilcesine ilaç yazdıracakmış), bende kayıtlı olmadığı için misafir hasta olarak kayıt açmam gerektiğini söyledim ve kimliğini istedim. Kimliği yanında olmadığını ama T.C. kimlik numarasını söyleyebileceğini ifade etti. Bunu yeterli olmadığını kanunen kimlik gerekli olduğunu söyleyince ısrar etti. Kabul etmedim ve isterse şikayet edebileceğini söyledim.
Bir buçuk yıl oldu hala öğrenemediler( Ya da bir hastamın dediği gibi nasıl olsa yazıyorlar diye geliyoruz) yaptığımız iyilik vazifemiz oldu. Bakmasak kavga çıkarıyorlar. Biraz önce bugün ev ziyaretimde olan hekim arkadaşımın hastası geldi( sivilcesine ilaç yazdıracakmış), bende kayıtlı olmadığı için misafir hasta olarak kayıt açmam gerektiğini söyledim ve kimliğini istedim. Kimliği yanında olmadığını ama T.C. kimlik numarasını söyleyebileceğini ifade etti. Bunu yeterli olmadığını kanunen kimlik gerekli olduğunu söyleyince ısrar etti. Kabul etmedim ve isterse şikayet edebileceğini söyledim.
’’ Şikayet etmeye bile değer değilsiniz’’ dedi nefretle.
Hışımla odadan
çıkarken kapıyı öyle bir vurdu ki önce duvar sallandı, ardından duvara
tutturulmuş raflar, rafların üstündeki kitaplar. Bir süre kitaplarla bakıştık, onların suçuymuş gibi mahcup olmuşlardı.
-‘’Önemli değil, alıştım ben buna, alıştım üç kuruş değeri
olmayan insanlardan hakaret duymaya, bakın en azından dayak yemedim ‘’dedim.
Ters etki yaptı daha bir utandılar sanki. Şiir kitapların
kenarları nemlendi, becerseler göz yaşı akıtacaklar sanki, onlar da pek hassas oluyorlar canım.
Tutanamayanlardan
Olric çıktı;
‘’Yapraklarını birbirine sürterek varlığını duyamazsın. Bir ormanda
olmalıydın. Ölünceye kadar yerinden kımıldamayacağını bilen bir ağacın
rahatlığını duymalıydın. Bütün ağaçlara bakarak, kimsenin yer
değiştiremeyeceğini düşünerek, ferahlamalıydın. Hayır bir su yosunu olmalısın.
Suyun serinliği ve ıslaklığını duyarak dalgalanmalısın. Bütün istediğin uçsuz
bucaksız sudur ve her zaman bütünlüğüyle saracaktır seni.’’ dedi……şaşırdım
haklısın diye geveledim.
‘’Kedi Hikayeleri ‘’ isimli öykü kitabından simsiyah bir
kedi çıktı tembel tembel gerindi yalandı tekrar kitabın içinde kayboldu, belli
ki benim hikayem onun umurunda değildi ve keyfini bozmaya niyeti yoktu, gülümsedim.
Ben kendi görünce her zaman gülümserim zaten.
Onun yanında Sait Faik’in şiir kitabı vardı. Ayıp bir ismi
var kitabın.
-‘’ Boş ver’’ dedi. Çapkınca güldü bir de öpücük gönderdi.
Diğer rafta şiir annemiz Gülten Akın bilge bir bakış attı
bana ne güzel bir kadındır Gülten Akın.
‘’Kestim Kara Saçlarımı’’ isimli şiiri düştü aklıma.
Saçlarıma baktım kıyamadım ama kalkıp kendime bir şiir seçtim, hepsini okudum
azını buraya yazdım,
Zaman ikiye bölündü ansızın
Yağlı kurşun canevine girdi
Değmez efendim değmez
Bir karınca, dönek devrana
Başını çevirdi.
Cemal Süreya’nın ‘’Sevda Sözleri’’ şiir kitabından o
sarsıntıyla en güzel sevda sözleri
dökülmüş sonradan fark ettim. Gittim tek tek topladım. Şimdi bir avuç
dolusu sevda sözlerim var hepsini bağrıma bastım. Yanaklarım al al oldu.
En son Ömer Hayyam fırladı ‘’Semerkant ‘’ isimli kitaptan.
-‘’Beni unutma sakın, tüm şiirlerimi sevgilim Cihan’a
söyleyecek değilim ya senin de kısmetine bir şeyler düşer elbet’’ dedi.
En güzel
rubailerinden birini söyledi bana;
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
Kapıyı vurarak dışarı çıkan kadını düşündüm, iyi ki
kimliğini unutmuşsun, ne güzel huysuzluğun üstündeymiş, kapımı hışımla vuracak
kadar pervasız olman ne hoş bir rastlantı.
Uzun zaman olmuştu dostlarımla böyle güzel sohbet
etmemiştim.
6 yorum:
çok severim sait faik'i. gelsin o zaman öle hastalar...
Bucera apla harikalar diyarında. çok güzelcikli bi yazı olmuş:) bi an dilimi içinde farklı bir dünyaya geçmiş gibi:)
SİZİN GİBİ BİLGE BİR HEKİMİN KİTAPLARI ARASINDA MESNEVİ DE VARDIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.MEVLANANIN ÜNLÜ 7 ÖĞÜDÜNÜ HATIRLAMAK DA,BİLECEĞİNİZ GİBİ,BU DURUMLARDA SAKİNLEŞTİRİCİ ETKİ YAPMAKTADIR.DENİZ GİBİ HOŞGÖRÜ DİLEKLERİMLE....
İyi ki çarpmış kapıyı.Sayesinde böyle olumsuz bir olaydan çok güzel şeyler çıkarılabileceğini öğrendik.
Eline sağlık, çok güzel bir yazı olmuş, moralimiz bozulduğunda kaynak kitap olarak başvurabileceğimiz...
@ Özcan
Bir de çapkın gülüşü var ki daha bir seviyor insan.
@ Kaytan Bıyık
Aslında o giriş bölümünde sonra ciddi bir yazıda oraya alıntı yapıp kapatacaktım konuyu ama kitaplarla bakıştıkça, aynen dediğin gibi oldu başka bir dünyaya geçtim.
@ Sopasını Gizleyen Adam
Haklısınız Mevlana saygı duyduğum çok sevdiğim bir zat. Keşke onun yolunda olabilsem maalesef Mesneviyi bitiremedim.
@ Erkan Sezgin
Bazı okurlar sonunda beni salak bir Pollyanna gibi görürler mi acaba diye düşünmedim değil ama cidden o kadar moralim düzelmişti ki bunda, bunu yazıya dökmüş olmamın yazı yazmanın beni mutlu etmesinin katkısı da var.
O aklı evvel arkadasin tc nosunu olsaydiniz. Bir daha gelecek nasılsa. Hangi kitapta yaziyordu intikam soğuk yenen bir yemektir diye
Yorum Gönder