28 Ocak 2011 Cuma

GÖRMEMİŞİM KİTABI OLMUŞ-2-






Ne demiştim ? İkinci piyasa araştırmam nerdeyse bir faciayla sonuçlanıyordu. Bucera aplanız üşenmeyecek, utanmayacak karşısındaki hatun kişiye kafa göz dalacaktı.( Bu arada bu yazı bir önceki yazının devamıdır. )
Her Pazartesi otoparkını kullandığımdan uğradığım alış veriş merkezinde geçiyor olay.
Her hafta olmasa da sık sık uğradığım Mega Vizyonda o hafta orta stantta cep kitapların bulunduğu kısımda kitabımdan 5 adet görünce heyecanla satış görevlisi kıza yöneldim. ‘’Merhaba’’ dedim kitabımı göstererek. ‘’Bu kitabın yazarı benim, görünce merak ettim acaba kaç tane getirdiniz, kaç tane satıldı öğrenebiliri miyim?
Önce kızcağız beni şöyle baştan aşağıya bir süzüverdi aslında o an düşünmem gerekirdi. ‘’Bu kız benden nefret etti’’ diye. Ama düşünmedim. Yine de bakışında ‘’Kıçımın kenarı bakışı, ay sen de kendini yazar mı sandın ‘’ ifadesi vardı işte.
Sallana sallana bilgisayara doğru gitti baktı inceledi, sırıtarak çok memnun bir ifadeyle, aşağılayıcı bir ses tonuyla bana döndü. ‘’ Beş tane gelmiş ama üzgünüm beşi de duruyor ‘’dedi.
Üzgün müymüş? Ne alaka çok mutluydu. Çünkü benden nefret etmişti, ediyordu, sebebini anlayamıyordum. Geçmişte sevgilisini elinden alan kadına mı benzetmişti beni? Başka bir açıklaması olamazdı bunun. Bir kadın bir kadından sebepsiz yere niye bu kadar nefret edebilirdi ki? Mutsuz olmasından bu denli keyif alabilirdi ki. O anda içimdeki aslında pek ortalıkta görünmeyen, çirkef mahalle kadını canlandı. ‘’Burada o koca dötünü büyüteceğine, adamı elinde tutsaydın yelloz, şimdi yolarım saçını başını. Güzelliğimi yazarlığımı kıskanıyorsun değil mi? ‘’ diye söylenecekti ki, onu hemen susturdun. İçimden de olsa hiç yakışmamıştı o çirkef bana. Yine de bu yaşıma kadar inandığım’’ kadın dayanışması, feminizm, kız kardeşlik’’ düşüncelerimden soğumadım değil.
Aslında çok önemsemem gereken bu durumumu savunmaya ihtiyaç duydum.
‘’Yeni geldiler herhalde, geçen hafta uğradığımda yoktular’’ dedim. Sanırım durumu kurtarmaya çalışıyordum.
Daha da pis sırıttı ‘’Yooo uzun zaman oldu bu kitaplar geleli ‘’ dedi.

Yok yok içimdeki çirkef haklıydı, yolunmalıydı saçı başı bu yellozun ama o beceri bende yoktu, iyice böcek gibi kalmıştım karşısında ve tüm kadınlardan ben de nefret ediyordum artık.

Aniden bir kilise orgunun eşliğinde koro halinde ‘’Haaaleluya haaaleluya ‘’ ilahisi çalmaya başladı. Sanki kitapçıda değil de en gotiğinden orta çağ kilisesindeydim. Davudi, en güzelinden bir erkek sesi.’’ Doğru söylüyor hanımefendi, o kitaplar yeni geldi’’ dedi. Muhtemelen bizim konuşmamıza baştan beri şahit olan ve beni kurtarmaya gelen bir erkek satış görevlisiydi ama benim gözümde bir azizdi işte.
Yüzümü kurtarıcıma doğru çevirdim ve dünyanın en muhteşem erkeği ile göz göze geldim. Başında kutsal ışık saçan halesi, sırtında ise kanatları vardı. Gözleri müşfik ve sevgi doluydu. Evet iddia edebilirim ki yerden bir on santim yüksekte duruyor, adeta havada süzülüyordu. En güzelinden bir gülümsemeyle teşekkür ettim Aziz Yazaros’a ( Aziz yazaros ,Aziz lazoriusun amca oğlu olur. Nasıl aziz Lazorius’a mucizevi bir şekilde (yuhanna 11. bölüm) İsa tarafından yeniden can verildiği yazıyorsa, onun amca oğlu olan aziz Yazarus’da satışları yerlerde sürünen kitapları yeniden canlandırdığı söyleniyor. Mezarı Bergama’da bulunur bir çok loser yazar oraya çaput bağlamaya gider.)


( Aziz Yazarus ve loser yazarların resmedildiği bir fresk)

Kadın satış görevlisine de bir ‘’Hıh gördün mü ‘’ bakışı attım.
Derler ya hep İstanbul’da büyük depremler olmuyorsa evliyalar sayesinde olmuyor, koruyor onlar diye, ya da henüz kıyamet kopmadıysa iyi kalpli Müslümanlar sayesinde. Yok yok dünya yerinde duruyor, İstanbul hercümerç olmuyorsa bu erkekler sayesindeydi. İyi kalpli mükemmel erkeklerimiz sayesinde.
Tam mağazadan çıkarken aziz Yazarosa bir bakış daha atayım dedim. Demin dünyanın en güzel, en iyi kalpli erkeği olan satış elemanı sıradan hatta kısa boylu esmer bir tipe dönüşmüştü.
Ey hayal gücüm sen nelere kadirsin diye düşünürken, kadınlar ve erkekler ile ilgili eski düşüncelerime dönmeye karar verdim.

Artık son zamanlarda rastladığım o üç beş kitabıma iyice rastlamaz oldum. Ben de peşlerini bıraktım zaten. Kitap konusunda ben kendimi pek ciddiye almadım, yayınevi de öyle sözleşme bile yapmadılar. Sanırım sizler, arkadaşlarım sevenlerim daha çok önemsediniz beni. Buradan blog dünyasından da çok destek gördüm sağ olun var olun. Şimdilik kitap maceramı kapatmış bulunmaktayım ilerde bir gün yine niyetlenir miyim bilmiyorum ama blog sayfamda yazmaya devam edeceğim o ayrı konu. Hepinize sevgilerimle selamlarımı yolluyorum.


Dip not; Bu linkteki yazıyı daha çok insan okumalı diye ekliyorum, benim sık sık yaşadığım tam manasıyla '' Kolumun kanadımın kırıldığı ve tüm inançlarımı kaybettiğim '' anları çok güzel ifade etmiş http://cerrahadam.blogspot.com/2011/01/yasadigim-muddetce-o-doktora-beddua.html

7 yorum:

Cerrah dedi ki...

Kitap tabi ki çok başka bir mecra fakat internet yoluyla çok daha büyük kitlelere ulaşabilirsiniz. Kitabınızın (düşükse) düşük satış grafiği moralinizi bozmasın (nasıl bir yetkili merci oluyosam)

Adsız dedi ki...

onu bunu bırak da 2. ne zaman çıkacak, onu söyle :)))))))))))))

Bucera dedi ki...

@ cerrah
Evet kitap farklı bir macera doğru ama benim sadık yarim internettir. Evet buradan çok geniş kitlelere ulaşıyorum haklısınız.Seviyorum bu alemi vesselam :)

@x-coach

Onu bunu bırakamam malzemem ondan bundan çıkıyor :)))

zeynep dedi ki...

Bende 2. yi bekliyorum ve her zaman söylerim bir kadının tek düşmanı başka bir kadındır malesef....Mutlu mutlu hafta sonları...

Bucera dedi ki...

@ Zeynep
Teşekkür ederim sevgili Zeynep, sizler beni var ettinizi :))) sevürüm sizleri

Deli Anne dedi ki...

a çok sevdim sizi ben..her deli gördüğümde deli gibi heyecanlanırım ben:)

Bucera dedi ki...

Hoşgeldiniz, deli deliyi yazısından tanır ve severmiş :)
Ben de severim delileri